Modern tıp, müthiş işler başardı ve çok önemli hizmetlere imza attı. Modern tıbbın teşhis yöntemlerindeki ilerlemeleri, tedavi alanındaki başarılarıyla birleştirerek, anne ve çocuk ölümlerini minimuma indirdi. Salgın hastalıkların pek çoğunu (veba, çocuk felci, difteri, çiçek gibi) neredeyse haritadan sildi. Ne var ki modern tıbbın başarısı genelde mikrobik hastalıklar ve akut sağlık sorunlarıyla sınırlı oldu. Maalesef ki sıra kronik hastalıklara, yani orta yaş sonrasında gelişen sağlık sorunlarına geldiğinde modern tıp sınıfta kaldı. Kalp hastalıkları, kanser, diyabet, bağışıklık sistemi hastalıkları, bunama, Parkinson hastalığı, dikkat eksikliği, otizm, sindirim sistemi, irritabl bağırsak hastalıkları, alerjik deri hastalıkları, astım, adet düzensizlikleri, kısırlık, erken ergenlik ve erken menopoz gibi hormonal bozukluklar günümüzde nüfusumuzun büyük bir kısmını etkilemektedir. Modern tıp; kalp damarlarının tıkanması, şeker hastalığı ve hipertansiyon sorunlarının sıkça yaşanması, romatizmadan kaynaklı problemlerin neredeyse her yaşlı bireyin kapısını çalması, Alzheimer ya da başka nedenlerle yaşlı beyinlerin iflas etmesi konularında ciddi bir başarı gösteremedi. Bu durumun en önemli nedeni ise modern tıbbın hastalıkların sebeplerine değil de sonuçlarına odaklanmasıdır. Fonksiyonel tıbba inanan doktorlar ise sonuçtan (hastalıktan) ziyade sebebe odaklanıyor ve sadece hastalıkları tedavi etmeye değil, hastalığın sebeplerini de ortadan kaldırmaya yönelik çalışıyor.

Günümüz tıbbı, akut hastalıklarını tedavi etmeye yönelik gelişmiştir. ‘Hastalığın nedeni şu mikrop, hastaya antibiyotik verelim’ ya da ‘diz ağrısına şu ağrı kesiciyi veya kortizonu verelim’ gibi anlayışların son bulması gerekmektedir. Bu nedenle, fonksiyonel tıp kavramına ihtiyacımız vardır.

Fonksiyonel tıp kavramı, son 30 yıldır ABD’de başlayarak, tüm dünyaya yayılan bir yaklaşımdır. ‘Hastalık yoktur, hasta vardır’ ilkesiyle hareket eden ve hastayı biyopsikososyal anlamda bir bütün olarak ele alan bütüncül tıp yaklaşımı; hastanın mekanik bir varlık olmadığını, aynı zamanda psiko-sosyal yönü olduğuna da dikkat çeker. Bütüncül tıp yaklaşımı, hastayı ve hastanın çevresel durumunu da inceler. Fonksiyonel tıp kavramı, hasta ve uzman iş birliği ile yürütülen, hasta merkezli bir anlayıştır.

Potansiyel hastalığa sebep olan faktörlerin kaynağı sonsuzdur. Bu kaynakların kökenine giderek hastalıkları önlemek mümkündür. Birçok kişi mevcut hastalığını geç öğrenir. Öyle ki kimi zaman hasta, rahatsızlığının ilerlemesi ve hatta hastalığının son raddeye gelmesi durumunda onun varlığından haberdar olur ve tedavi arayışına girer. Vücutta ortaya çıkan belirtilerin, kendisini dur durak bilmeden göstermesi ve kişinin bu durumdan rahatsızlık duymasıyla hekime başvurması normal kabul edilir. Ancak her şeyin önlemini erken almakta fayda vardır. Erken alınacak önlemlerle, hastalık henüz ortaya çıkmadan yok edilebilir. Alınan önlemler, birbiriyle ilişkili kabul edilen hastalıkların ya da olası hastalıkların ortadan kalkmasını sağlayan kişiye özel bir tedavi yöntemi gerektirir.

Fonksiyonel tıp, hastalığın ortaya çıkmasını beklemeden, hastalığa neden olabilecek fonksiyonel bozuklukları ileri laboratuvar testleri ile ölçümleyerek, kişiye özel programlar ile önlem almakta ve fonksiyonel bozuklukları ciddi bir hastalığa dönüşmeden düzeltmektir. Bir başka deyişle, fonksiyonel tıp, hastanın geçmişini ve biyokimyasını derinlemesine inceleyerek, hastalığın altında yatan nedeni araştırır. Fonksiyonel tıp, kişiye özel bir tedavi yöntemini benimser ve bu yaklaşımla hasta mekanik bir nesne olarak görülmez. Hasta değerlidir ve sistem bir bütün halinde anlam ifade eder.  Fonksiyonel tıp; hastaları ve hekimleri, hastalığın altında yatan nedenleri ele almak ve yeniden sağlığa kavuşmak için birlikte çalışmayı teşvik eden bireyselleştirilmiş, hasta merkezli ve bilim temelli bir yaklaşımdır.

Modern tıbbın en doğru ve hassas şekilde kişiye has olması gerektiği ve özel bir şekilde uygulanması görüşü, fonksiyonel tıbbın en belirleyici özelliğidir. Fonksiyonel tıpta esas olan kişidir. Hasta, aynı hastalığa sahip diğer hastalardan farklıdır. Kişiye özel yöntem belirlenir. Bu yöntemin belirlenmesinde ilk olarak kişinin geçmişi gözden geçirilir, varsa diğer hastalıkları incelenir, yaşam şekli ve beslenmesi gibi bütünsel olarak kişiyi ilgilendiren hemen her şey irdelenir ve açıklamaya çalışılır. Fonksiyonel tıp; hastanın hormon, bağışıklık, enerji, detoks, gastrointestinal ve kardiyometabolik sistemini inceleyerek bütüne bakarken; kişinin zihinsel ve ruhsal yapısıyla beraber yaşam şeklini de düzenlemeyi hedefler. Kronik inflamatuvar hastalıklar olarak nitelendirdiğimiz; kalp damar hastalıklarından kansere, Haşimoto Tiroidi’nden romatolojik hastalıklara, Multiple Skleroz’dan alerji ve astıma kadar birçok hastalığın alında yatan sebep büyük ölçüde kronik inflamasyondur. Fonksiyonel tıp desteği, tüm bu hastalıkların ilgili alan hekimleriyle beraber yürütülür ve kronik rahatsızlıkların önüne geçilmesi amaçlanır.

Fonksiyonel tıp hekimi, sebeplere odaklanan ve “modern tıp” yanında “geleneksel tıbbın” tecrübelerinden de yararlanan bir sağlık yaklaşımını benimser. Fonksiyonel tıp hekimi, sadece hastalığı teşhis etmekle kalmaz, muhtemel nedenleri belirleyip önlem alır.